İran, mezhepçi yaklaşımıyla kan gölüne çevirdiği Suriye’de yaptıklarındaki hatasından dönmek yerine bunda ısrar etti. Ve Irak ve Yemen’i de içine alan bir mezhep çatışmalarının fitilini ateşledi. Bu yaklaşımları İran’ın İslam anlayışının İslam dünyasında artık itibarını sarsmıştı. Ayrıca “halkın iradesi” referansları, İran’ın İslam anlayışının nasıl yozlaştığını gösteriyor.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Batılı yetkililerin, “yaptırımların İran’ı müzakereye mecbur bıraktığı” yönündeki açıklamalarını gerçeği yansıtmadığını belirterek İran olmadan Ortadoğu’daki şiddet ve nifakın sona ermesinin mümkün olmadığını iddia etti.
İran İslam Devrimi’nin 36. yıl dönümü ülke genelinde törenlerle kutlandı. Kutlama törenlerinde, her yıl olduğu gibi bu sene de “Amerika’ya ölüm” ve “İsrail’e ölüm” sloganları atıldı.
Başkent Tahran’daki Azadi Meydanı’ndaki törene katılan yüz binlerce İranlıya hitap eden Ruhani, “Biz bağımsızlığımızı kolay kazanmadık ve onu kolayca kaybetmeye niyetimiz yok. Bağımsızlık bizim için kendi ayaklarımız üzerinde durmak ve halkın iradesini hakim kılmaktır (!). Hiçbir gücün İran halkının iradesini etkilemesine izin vermeyiz” dedi.
…
Ortadoğu’da İran olmadan barış ve istikrarın sağlanamayacağını ve “terörün” yok edilemeyeceğini iddia eden Ruhani,” Terörist gruplarla mücadelede Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen halkına yardım eden güç İran İslam Cumhuriyetidir” şeklinde konuştu.
…
Ruhani konuşmasını, 1979’da yapılan İslam Devrimi’nin sloganı olan “İstiklal, özgürlük, İslami Cumhuriyet” sözleriyle tamamladı.
DÜNYABÜLTENİ