Aylardır Suriye’li mülteciler üzerinden bir tartışma gündemi işgal ediyor. Batı Türkiye’ye Suriye’den gelecek mülteciler için kapılarını açması telkinini verirken diğer tarafta Türkiye’den Suriye’ye giden yardımları durdurmasını ve bu yönde geçişler için de sınırı kapatmasını istiyor.
Bu talebin arkasında yatan sebeb ise; Suriye’deki İslami muhalefetin bulunduğu bölgelerdeki nüfus Türkiye’ye yönlendirilsin ve bu bölge insansızlaşsın ve Suriye rejimi buralarda tekrar hakimiyetini sağlasın.
Suriye’den Türkiye’ye gelen göçmek akını için değil, Türkiye’den giden yardımlar için kapatılması Amerika ve Rusya ikilisi tarafından sürekli olarak talep ediliyor. Türkiye bu baskılar sebebiyle Suriye muhalefetinin bulunduğu bölgelere duvar örerken, PYD bölgelerine herhangi bir işlem yapılmıyor. Neden? Zira zaten PYD kendisi İslami muhalefeti çevreleyerek bizatihi bu duvar vazifesini görüyor.
Son aylarda Amerika ve Rusya’dan bu yönde gelen baskı ve telkinlerin bazıları haber kaynaklarına şöyle yansımış durumdadır:
* Oval Ofis’ten halka sesleniş konuşması yapan ABD Başkanı Obama, “Türkiye’yle Suriye sınırını kapatması konusunda çalışıyoruz” dedi. (08.12.2015)
http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/12/08/turkiye-ile-suriye-sinirini-kapatmaya-calisiyoruz
* Rusya: Suriye sınırını kapatmada Türkiye’ye yardımcı olabiliriz (08.12.2015)
* ABD Savunma Bakanı Ash Carter: Türkiye sınırını kapatmalı (16.12.2015)
http://www.milliyet.com.tr/-turkiye-sinirini-kapatmali–gundem-2164387/
* Rusya, Türkiye’nin sınıra gözlemci davet etmesini istedi! (11.03.2016)
http://www.haberturk.com/dunya/haber/1208491-rusya-turkiyenin-sinira-gozlemci-davet-etmesi-istedi
* Rus Dışişleri sözcüsünden Bilgiç’e: O zaman ABD’yi ciddiye alın
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç dün “Lavrov’un sınırımızdan Suriye’ye yardım konvoyları içinde silah gönderildiği yönündeki ifadelerinin maksatlı bir iddia olduğunu ve ciddiye alınacak tarafı olmadığını düşünüyoruz.” açıklamasında bulunmuştu.
Moskova’da Sputnik’e konuşan Zaharova, Bilgiç’in ifadelerine karşılık verdi. Zaharova “O zaman bölgedeki Uluslararası Suriye Destek Grubu eş başkanlarından biri olan ABD’i ciddiye alsınlar. ABD de Rusya gibi Suriye Destek Grubu’nun eş başkanı. Belki ABD daha şüpheci açıklamalar yapar.” dedi.(03.03.2016)
http://www.haber3.com/rus-disisleri-sozcusunden-bilgice-o-zaman-abdyi-ciddiye-alin-3887982h.htm
Suriye’de Müslüman halka karşı bir araya gelen şer ittifakı Türkiye’den, Suriye’ye yaptığı yardımları kesmesini ve sınırını kapatmasını talep ediyor.
Şer İttifakı PYD’yi düşman olarak görmüyorlar ve Türkiye’den de aynı şekilde davranmasını talep ediyorlar. Kilis’teki Jandarma lojmanları PYD tarafından Katyuşa roketleriyle vurulmasına rağmen karşılık verilmiyor. Ahmet Davutoğlu ateşkes öncesi PYD vurulurken “Ateşkes Türkiye’yi bağlamaz” demişken, aslında bağladığını Dışişleri’nin “Sadece IŞİD hedeflerini vurduk” açıklaması teyid ediyor(http://www.aljazeera.com.tr/haber/disisleri-sadece-isid-hedeflerini-vurduk) ve PYD’ye dokunulmuyor.
IŞİD PYD’yi vuruyor, PYD Türkiye’yi, Türkiye IŞİD’i. Türkiye düşmanı PYD-PKK’yı Kobani’de IŞİD’in elinden kurtarıyor. Bu nasıl bir denklemdir? Bu çarpık ilişki ancak Brezilya dizilerinde görülebilir.
Türkiye’nin Suriye meselesinde çelişkili davranmasının sebebi zihnimizdeki, ellerimizdeki ve ayaklarımızdaki prangalar ile açıklanabilir. Fikren, siyaseten ve ekonomik olarak bileklerimize geçirilen prangalar sebebiyle bu çelişkili tavırlar gösteriliyor.
Türkiye bu bağlara sadık kaldığın sürece başındaki bu gaileler bitmeyecek, Suriye’ye reva görülen zulüm bir gün bizi de vuracaktır. Şehirlerimizdeki saldırılarla, özellikle Ankara’daki patlamalar ile Türkiye’nin mutlak itaat etmesi, Suriye’deki Müslümanları yüz üstü bırakması ve PYD-PKK’yı dost edinmesi istenmektedir.
Kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz. Türkiye’nin ne işi var ABD ve Rusya’nın eş başkanlığı yaptığı Suriye Destek Grubu’nda. NATO’dur, BM’dir, AB’dir, Amerika ve Rusya korkusudur, Demokrasidir, laikliktir ve kapitalizmdir bizi tutsak eden prangalar. Kırın artık prangalarınızı.
İzzet kafir devletlerin planları içinde rol almak değildir, izzet Allah’a kul olmaktadır. Aksi takdirde bir gün bu yaptıklarınızdan sorulacaksınız, bu dünyada veya sonrasında.